19 Mart, 2024, Salı
DOLAR32.3404
EURO35.1706
ALTIN2240.9

Bir Yazar Bir Okuyucu - Gülveren Bektaş

Bir Yazar Bir Okuyucu - Gülveren Bektaş

Öncelikle bizi kırmayıp röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz.

Gülveren Bektaş kimdir, özellikle yazarlığa başlama sürecinizden bahseder misiniz? .

Günümüz edebiyat ortamı hakkındaki değerlendirmeniz nasıl?.

En çok etkilendiğiniz ve bizlere önerebileceğiniz kitaplar hangileridir? -

Hatırladığınız ilk yazma anınız neydi? 

Sözcüklerle yakın bir ilişkiniz olduğunu ne zaman keşfettiniz ?


Kitabınızın çıkacak olması hayatınızı nasıl etkiledi? -Son sorum, kimsenin okumaya ağını bilseniz yine de yazar mısınız ?

Röportaj teklifiniz beni ziyadesiyle memnun etti.

Ben size teşekkür ederim. Gülveren Bektaş 1953 senesinde Eskişehir’de doğdu.

Annesi babası mutlu bir evlilik yapamadığı için daima o evin problemlerine şahit olarak büyüdüğünden olsa gerek derdini kimseye de anlatamadığından küçücük yaşlarında defter ve kalemi kendine dost arkadaş edindi.

Okuma yazmayı sabırsızlıkla öğrendi çok iyi hatırlıyorum öğretmen defterimize çizgiler çizdirirdi kimi dik kimi yana kaykılmış ben ona sinir olurdum neden hala bize yazmayı öğretmiyor diye.

Yazarlığa başlama süreci diyorsunuz ya ben yazar değilim ki. Ama yazmayı çok sevenim.

Eskiden çocuklara konuşma hakkı verilmezdi. Hele benim yetiştiğim mutsuz aile ortamında sanki varlığınız fazlalıktı. Yani ben öyle hissederdim.

E insan bir arkadaşı olmazsa nasıl yaşar dimi. En güzel arkadaş defter kalem. Böyle başladım işte. Yazmak beni hep rahatlatmıştır. Çok küçük yaşta evlendim elbette bir sürü sıkıntılarım oldu. Onlarda defter yapraklarının aralarında eriyip gitti. Günümüz edebiyat ortamı hakkındaki değerlendirmemi sormuşsunuz.

Şöyle bir cevap yazsam nasıl olur bilemiyorum ama her zaman ki düsturum olan içimi dökeyim.

Gencecik yazarlarımız şairlerimiz ve onların yapıtlarını takip etmek beni oldukça mutlu ediyor ama çok mutsuz olduğum bir hususta var ki hayatımızda ki şu internet….ve tabi devamı olan sosyal medya….

Buyurun eldeki bu oyuncaklar duruyorken kitap okumaya. Yine eskiden diye cümleme başlayacağım. Dergiler vardı aylık haftalık. sanat dergileri moda dergileri vardı helede ben bayılırdım çocukken Ayşegül diye seri kitaplar vardı dergi boyutlarında. Doğan Kardeş dergileri vardı.

Hasılı kelam ne dergi var nede okuyan Kitaplar zaten anormal pahalı olduğundan iyi bir bahane el altında bedava oyuncaklar. Gördünüz mü bir dokun bin ah işit durumu yarattım.

Bir üzüldüğüm konuyu da dile getirmeden edemeyeceğim. Sahaflar… Bana dünyanın en güzel bir eğlence merkezine götürmeyi teklif edin birde sahaflara gitme şıkkım olsa elbette ki sahaflar derim.. derdim.. Üzülmemin sebebi artık o çarşı eski kitap kokmuyor o güzelim kitaplara has rutubet kokusu yok. Çünkü eski kitap yok. Geçen yıl Kadıköy’deki bir sahafta O.

Henry nin birkaç kitabını bulunca inanamadım. Cilt yıpranık sayfalar yılların rengine bulanmış ve tabi o mis gibi eski kitap kokusu.

Neyse bu konuyu yazmaya doyamam kitap önerisinde bulunmamı istemişsiniz. Her daldan her türden okurum severim zira okumayı ama kimi kitap hani insanın ruhunu sarsar ya işte öylesi beni etkileyenlerden biri DUYGULARIN RENGİ dir. Yazarı Kathryn Stockett uzun sürede etkisinde kalmıştım.. Diğer birkaç kitabı da yazayım: Ömer Seyfettin hikâyelerini severim.

Günümüz yazarlarından Ayşe Kulin kitapları Nermin Bezmen kitapları severek okuduklarımdandır.

Dilek Livaneli’ nin yazdığı BİR DİLEK YETMEZ isimli kitabı öğretmen adaylarının mutlaka okumasını tavsiye ederim. SIDIKA HANIM Naşide Gökbudak SAFİYE SULTAN ( 3 kitap ) Ann Chamberlın PRENSES ELA Dr.Müfit Ekdal MEYHANE Emıle Zola NİLGÜN Refik Halit Karay TANRI İLE DOSTLUK N.Donald Walsch OSMANLIDA BİR İNGİLİZ GELİN Tülin Yalçın ZEYNEP HANIM ÖZGÜRLÜK PEŞİNDE KOŞAN BİR OSMANLI KADINI İlk ne zaman yazmaya başladım diye bir cümle kullanamıyorum çünkü ne zaman ki okumayı yazmayı öğrendim ben zaten anılarımı o yaşımda ki minik kelime ve cümlelerimle defterime yazmaya başladım.

Ne annem ne babam benimle ilgilenmedikleri için onların umurunda olmadığımı düşünüyordum bu hüznümü de defterimi arkadaş yerine koyup ona anlatıyordum. Bu hep böyle sürdü gitti. Mesela hasta olup hastaneye mi yattım defterim kalemim ilk bavula girendir.

Seyahate mi çıkacağım önce tabi ki defterim ve kalemim bu sefer el çantamda yerini alır ki yol boyu notlar alınsın. Bu notlar zaman içerisinde ya hikâyeye dönüşür ya da notlar halinde kalır. Kitabımın çıkacak olması beni ne kadar etkilemişti? Hayatımda elbette ki bir değişiklik yaratmadı. Biz kızımla epeyce gezerdik yurt içi ve dışı.

Bir gün ben dedim bu defterleri fotoğraflarla bezeyeyim de tam bir anılar zinciri olsun. Hiç aklıma kitap olabileceği gelmemişti açıkçası.

Ama kısmetmiş oldu elbette çok mutlandım zira kızıma manevi bir miras oldu. Son sorunuza gelince zaten ben hep kendim için yazdığımdan ötürü hiç okunmayacağını bilsem dahi gene yazarım.

Yazmak o kadar güzel ki bana söz hakkı tanınmıyordu ya bende söylemek istediklerimi karşımdakine söz hakkı tanımayarak söyledim durdum yıllarca.

Tabi bu yaşımda ki yazılarımda böyle bir duyguya sahip değilim daha keyifli yazıyorum. İkinci kitabıma başladım. Tabi yaşım izin verecek mi bilemiyorum. Bu röportaj için teşekkür ediyorum.

 

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar