Sağanak yağmurların ardından doğacak olan güneşin yeryüzünü daha farklı aydınlattığını, hatta doğaya baktığımızda gözlerimizin kamaştığını görmekteyiz.
Yağmurların sağanak yağmasından şikayetçi olanlar vardır. Tarlasında ürünleri olanlar sağanak yağmurların oluşturacağı sel sularının ürünlerine zarar vereceğinin kaygısını yaşarlar.
Bir de hafiften, çisil çisil yağan yağmur vardır ki, çiftçiye sevindirir, insanların yüreklerini okşar. Böylesine yağan yağmur altında ıslanmak isteyenlerin yürekleri hoş olur.
Hafif yağan yağmurlar şiirlere ve şarkılara bile konu olmuştur. “Beraber yürüdük biz bu yollarda, beraber ıslandık yağan yağmurda” gibi şiirsel sözlerin şarkılara konu olduğunu yıllar geçse bile unutmak zordur.
Yağan yağmurların gözyaşları ile birleştiği anılar da unutulamaz. Acı günlerde veya tatlı anlarda yağmurlu bir anda göz kapaklarınızdan yanaklarınıza doğru akan yaşların, gözyaşı ile yağmur suyunun birlikte karıştığı anları da unutamazsınız.
Yağmurlu anlarda gökyüzünden şimşekler çakıyorsa irkilirsiniz, korktuğunuz olur. Gökgürültüsü ile birlikte yağan yağmurlu anlarda özellikle çocuklar korkuya kapılırlar.
En acı olanı da yağmurlu günlerde yıldırım düşmesi sonunda olası can kayıpları veya yaralanmalar olur.
Birkaç gün önce TBMM bahçesine yıldırım düşmesi ile ilgili haberi okumuştum. Türkiye’nin kalbi Ankara, Başkent ve ülkemizin yönetim kadrosunun üst düzeyindeki insanların bulunduğu TBMM’nin bahçesine yıldırım düşmesi elbette yüreklere acı vermiştir.
Herhangi bir sorunun yaşanmaması sevindirici olsa da burada yıldırımı önleyecek paratoner bulunup bulunmadığı akla geliyor.
Doğal olaylara karşı elden gelen önlemler alınmalı, yetersiz kalınabilecek önlemlerin de bulunduğu gerçeğinden yola çıkıldığında, önlemleri elden bırakmamak gerektiğini düşünmek gerekiyor.
Şu andaki covid-19 salgını ile ilgili alınan sıkı önlemler nasıl alınıyorsa, doğanın canlılara zarar verebileceği olaylar karşısında da gereken önlemlerin alınması zorunluluk gösteriyor.
Doğu ve Güneydoğu bölgelerimizde kış mevsimlerindeki yoğun kar yağışı nedeniyle yollar ulaşıma kapanıyor, en kötüsü de çığ tehlikesi yaşanıyor.
Çığ bölgelerinden önlemlerin alınması için uzman görüşlerine göre, hatta yöre halkının beklentilerine baktığımızda tüneller açılarak çığ tehlikesinin önlenmesi isteniyor.
Geçtiğimiz günlerde araç şoförleri çığ tehlikesinin bulunduğu bir bölgedeki kar yığını arasına tünel yaparak yetkilileri uyarıyor ve mesaj veriyorlardı.
İster kar, isterse yağmur yağsın ardından doğacak olan güneşin yeryüzüne verdiği parlaklık ve güzellik insanların ve tüm canlıların yüreklerini rahatlatıyor.
Herhangi bir olay karşısında gülümseyen ve sevinen insanın yüzündeki ifadeye baktığımızda; “yağmurdan sonra doğan güneş gibisin” sözü kullanılır.
Bu salgının ardından insanlar acılarını geride bırakıp, yağmurdan sonra doğan güneş gibi yeniden güzelliklerde buluşmayı sabırla bekliyorlar.
Yorum Yazın