Vefa; İstanbul’da bir kent!..

Benim aile terbiyem, inançlarım ve siyasal görüşlerimin eşitliğinde; “Vefa, bilene  ve okuyana saygı, en önemlisi de kendini yetiştirme noktasında katkıları olanlara “Vefa borcu” olayını önemsiyorum.

Her insanda mutlaka bir aile terbiyesi, bir inancı ve siyasal görüşü olmalı. Siyasal görüş derken ‘parti’ anlamında demek istemiyorum, siyasal düşünce anlamında farklı görüşlere sahip olabilirsiniz.

Bir insan, öncelikli olarak kendisine bırakılan emaneti “korumak, kollamak, yüceltmek ve geliştirmek” anlamında uğraş vermesi önem taşır.

Belli bir makama bir şekilde sahip olabilirsiniz ama, bu makamın sadece gelip geçici olduğunu, sistemin ise sürekli olduğunu unutmamak gerekiyor.

İyi ki; İstanbul ilimizde ‘Vefa’ diye bir kentimiz varmış, yoksa; vefasızlar ülkesi olarak anılacaktık!

19 Mayıs ülkemiz açısından önem taşırken, bu günün önemi ile ilgili değerlendirmeler ve yorumlar insanların bazılarının ilgisini çekmek olduruldu(!)

Aslında “Atatürk” adı geçen etkinlikler, günler ve benzeri programlar ‘yalakalık (!)olması için sunumlardan bile çıkarılmaya başlanır oldu.

Ekmek, bir veya birkaç öğün karnınızı doyurmaya katkı sağlar.  Elinizdeki paranın da bir yere kadar gücü vardır. Belli bir amaç doğrultusunda birçok konuda sahiplendiğiniz konumlar olabilir, ekonomik olarak güçlenebilirsiniz, ama bu gücün, ‘gerçek gücü’ önem taşımaktadır.

Vefasızlık dedik ya; 19 Mayıs, Atatürk’ü anma, gençlik ve spor bayramı nedeniyle bazı firmalar tanıtım yapmaya çalışıyor.

Cep telefonu olarak kullandığımız “Turkcell” in 19 Mayıs ile ilgili kutlama reklamını göreniniz var mı? Bu reklam üstelik Milli Eğitim Bakanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın logoları ile yayınlanıyor.

Sözkonusu cep telefonu firmasının, 19 Mayıs ile ilgili verdiği ilanda; “Türk  gençliğinin ve Türk sporunun bayramı kutlu olsun!” yazısının ne anlatmak istediğini sorgulamamız gerekmez mi?

Memleketimizdeki kurumlar özelleşirken, bu özelleştirme ile birlikte yüklenici firmalarının ‘kimlikleri’ konusunu araştırıp incelemek sanırım benim görevim olmasa gerek!

Oturduğu koltuğun hakkını veremeyen yöneticiler; ya kendileri gider, ya da halkın tepkisi ile yolcu edilir..

Türkiye Cumhuriyeti  Devleti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün ülkemizde gerçekleştirdiği başarılardan kıskançlık duyanlar ile hala bu ülkede “İngiliz- Fransız ve Ermeni Ajanı” olarak görev yapanlar çalışmalarını sürdürürken, bu zatlara kim veya kimlerin ‘yardım-destek’ verdiğini bilmek vatanımızın geleceğin açısından önemlidir.

Hangi siyasal partiden, hangi görüşten olursanız olunuz; Allah aşkına bu vatandaşa karşı dürüst ve doğrucu olmadığınız halde; dürüstlükten sözeden sözlerle kendinizi tanıtmaya çalışmayınız!

Kişilerin eleştireceğiniz yönleri, eylemleri olabilir, ancak bulunduğu makama saygılı olunması önem taşır. Makamın başındaki kişi de, kendisinin eksik veya hatasını görüp eleştirenlere karşı olumsuz tepki vermediği zaman demokrasi işlevini görür.

Bu yazıma katılanlarda olabilir, katılmayanlar da, davranış ve görüşlerin orta noktasını bulduğumuz zaman, sağlıklı toplumsal yaşam sürdürebilmek olasıdır. 

Yıkmak yerine yapmak, satmak yerine üretmek gelecek açısından önem taşır. Saygılarımla…