Başlık dikkatinizi çekmiş olabilir, bazıları için ise umursanmamıştır bile! Ama ben umursuyorum, umursamam gerekiyor!
Siyasetçi değilim, ama siyasetçileri izlediğimde ağa babaları gibi gördüklerinin karşısındaki hallerini gördüğümde ilkokul öğretmenimin karşısında durduğum günleri anımsıyorum.
İlkokul öğretmenim bile sobanın üzerinde kızarttığı nar çubuğunu parmak uçlarıma vururken, biliyorum ki yüreği acıyordu.
Allah aşkına bu memleket bu kadar kolay mı kazanıldı, topraklarımızın kazanımı için verilen uğraş ve dökülen kanlar, ölenler ile kalanlar siyasi malzeme mi, yoksa yurtseverlik olarak mı değerlendirilip yorumlanmalıdır!?
Birileri kendi adına ön plana çıkarma adına çalışmalar yaparken, bu ülkenin bilgi sahibi insanların nelerle uğraştığını merak ediyorum!?
Osmaniye il genelindeki ‘kamplarda’ kaç sığınmacının ve bunlardan kaçının Suriyeli ve diğer ülke vatandaşları olduğu yolunda resmi bilgiye sahip değiliz! Tahmini olarak veya Valilik kaynaklarından çeşitli yöntemlerle öğrendiğimiz kadar, Cevdetiye Beldesindeki ‘konaklama tesislerinde 13 bin dolayında” diğer yandan Düziçi ilçemizde ise konaklama tesislerinde ne kadar olduğunu bilemediğimiz konukları barındırmaktayız.
Bundan sonra anlatacağım olayları ve yaşananları kamuoyu ile paylaşırken, Osmaniye Valiliği’mizin de olaylarla ilgili inceleme ve araştırma yapmasını kentimizin huzurlu geleceği açısından önemsenmesini öneriyorum.
Valimiz Ömer Faruk Coşkun başka olmak üzere ilgili ve yetkilerin bilmeleri konusunda bazı olaylarla ilgili bu sütunda bundan sonra gündem oluşturacağım.
Osmaniye’nin kent merkezi ile ilçe, belde ve köylerimizde kirada oturmak sureti ile yaşamını sürdüren “Suriye uyruklu” ailelerin araştırılıp, nüfus bilgilerinin kayıtlarının sürekli yenilenmesi olayı. ( Her ay olmak üzere)
Kiralık olarak yaşanan evlerde kalan kişilerin kimlik bilgileri, kaç günde bir evlerde kalanların sayılarının değişip değişmediği, bu kişilerin ekonomik olarak yaşamlarını nasıl sürdürdükleri, yani gelir kaynakları mutlaka araştırılmalıdır! Kiraladıkları evlerin ücretlerini ödemeden ve evdeki eşyaları alıp gitme olaylarının araştırılması önem taşımaktadır.
Bu ülkede Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı kimliği ile dolaşan, askerliğini yapıp, vergisini ödeyen bir vatandaşımıza “Suriye’den gelip misafir olan biri” kendi ülkesinde ‘kuzu’ gibi olurken, Osmaniye’de ‘Aslan’ kesiliyorsa! Bu kentte gelecekten endişe duyduğumu belirtmek isterim!
Bu olayıma anlam veremeyen okurlarım olmuştur. Yani mevcut iktidar yanlısı görünmek için, gerçeklere gözlerini kapatmak isteyenlerden sözediyorum.
Böylesi kişileri ciddiye bile almıyorum! Yıllar öncesinde F.G.’nin TV kanallarındaki hareketlerindeki ‘beden dilini okularak’ yazılar yazıp ‘din tüccarı!’ dediğim yıllarda, bana tepki gösterenler, bugün ise kurbanlık kuzu gibi beni gördüklerinde; ‘Abi!’ diyerek günah çıkarmaya çalışıyorlar!
Olaya bakalım; üç eşli bir Suriyeli, Avukat olduğunu söylüyor. Bir evi kiralamış, eşlerini ve kendisi görünmüyor ama çocukları geceleri sokakların hakimi olabiliyor!
Çocukları diye konuşuyorum, üç eşten kaç çocuğunun hesabını yapamadığım için. Komşularının evlerinin üzerindeki güneş enerjisine çıkıp üzerine çıkıp oynamak onlara göre bir oyunmuş! Komşularının arabalarının aynasını kırmak, üzerine çıkmak, çamurla boyamak bile bir oyunmuş!
Mahallelerde çocuklarının komşulara zarar vermesi sonucu, bizim konuk olarak ağırladığımız Suriyeli’nin “Seni Suriye polisine teslim ederim” diye yerli halkın çocuklarını tehdit edebilme cesaretini nereden aldığını merak ediyorum! Saygılarımla…