Geçtiğimiz gün bölgemiz illerindeki yerel medya çalışanlarının buluştuğu bir toplantı Mersin ilinde gerçekleşti.
Osmaniye’deki yerel medya çalışanları da toplantıya yoğun ilgi gösterirken, programın içeriğini yerel medyanın sorunlarının tartışılacağı şeklinde düşünüyorduk.
BYEGM’nün Adana İl Müdürlüğü tarafından düzenlenen bu programın başında Kalkınma Bakanı Lutfi Elvan medya ile ilgili güzel sözcüklerle konuşmasına başladı. Sıkıntılarımızı bildiğini, özgür basına önem verdiklerini ve yerel basının büyük bir özveri ile çalıştığını, ekonomik çıkar peşinde olmadığını vurguladı.
Bir iki satır sonrasında Bakan Elvan, gündemle ilişkin konuşmaya başladı. Gündemde 16 nisan günü yapılacak olan halkoylaması vardı. Halk oylaması ile ilgili sözlerine başlayan Bakan Elvan, değişmesi gereken Anayasa maddeleri üzerindeki açılımları anlatırken, hatipliği dikkatimi çekti.
Televizyon kanallarında veya mitinglerde yeni Anayasa maddeleri üzerinde böylesine açık konuşmalar yapılmadığını anımsadım. Bakan Elvan, her ne kadar bazı maddeler üzerinde bence sözcük oyunları oynayarak konuşmuş bile olsa, açıklamaları bilgilenme açısından güzeldi diyebilirim.
Bakan Elvan’ı dinlerken meslektaşlarım da notlarını alıyordu. Konuşmalar iyi giderken, Bakan Elvan’ın bir siyasi partiyi hedef göstererek yeni Anayasa maddeleri ile ilgili sözlerini sürdürmesi sırasında, şu anda hayatta olmayan siyasileri bile eleştirirken dikkat çekici noktalar ilgimi çekiyordu!
Geçmiş yıllarda yaşanan olayları eleştirirken, acaba bugünkü Bakanlar veya Başbakan aynı ortam içerisinde bulunsalardı, kendileri neler yapabilirdi? Diye düşündüm.
12 Eylül sonrasında, Anayasası halkoyuna sunulduğunda halkımız sandığa giderken neler düşünüyorlardı? Yüzde 98’lere varan bir ‘evet’ oyu ile 12 Eylül Anayasası benimsenirken, o günkü koşullarda halkımızın özgür iradesini kullanıp kullanamadığını da hesap etmemiz gerekmiyor mu?
Bakan Elvan geçmiştekileri eleştirirken, günümüzdeki Türkiye’deki koşulları da düşünerek konuşmuş olsaydı, bence daha inandırıcı yorumlar yapmış olacaktı!
Geçmişteki siyasilerin idamlarını eleştiren siyasi anlayış, bugün ülkede idam gelmesini istiyorsa, bu çelişkili bir düşünceyi çağrıştırmaz mı?
İdama her zaman karşı olan biri olarak, dünlerdeki idamları da, gelecekte istenilenleri de savunmuyorum.
İslam toplumuyuz diyoruz, ancak; “Allah’ın verdiği canı ancak Allah alır!”diyorsak, çelişkiye düşülmüş olunmaz mı?
Gelelim Bakan Elvan’ın konuşmalarının ardından, soru ve yanıtlara geçilmesi olayını. 15 dakikalık bir süreyi soru ve yanıtlara ayıran Bakan Elvan, ilk soruyu tam anlamamış olmalı ki, öfkeli bir şekilde yanıtlamaya başladı.
Oysa sorunun özünde, partisi veya hükümeti olumsuz anlamda eleştiri yapılmadığı gibi, Meclis’te engelli Milletvekili sayısının yetersiz olması ile ilgili idi.
Hatta, mevcut Hükümetin engellilerle ilgili yaptığı uygulamalardan dolayı teşekkür edici ifade bulunduğu halde, sadece Meclis’te yeterli sayıda engelli vekil bulunmaması şeklindeydi.
Bakan Elvan’ın önce hiddetli başlayan sözlerinin ardından, sözlerinin sonlarına doğru yumuşak sözler kullanması dikkat çekiciydi.
Yerel medyanın sorunları ile ilgili aldığı notları ilgililere ileteceğini söyleyen Kalkınma Bakanı Lutfi Elvan, konuşmalarındaki yumuşaklığı, keşke yöneltilen soruları yanıtlarken de gösterebilseydi.
Siyasetçinin sert olması yerine sakin olması halkın beklentileridir. Saygılarımla…
Osmaniye’deki yerel medya çalışanları da toplantıya yoğun ilgi gösterirken, programın içeriğini yerel medyanın sorunlarının tartışılacağı şeklinde düşünüyorduk.
BYEGM’nün Adana İl Müdürlüğü tarafından düzenlenen bu programın başında Kalkınma Bakanı Lutfi Elvan medya ile ilgili güzel sözcüklerle konuşmasına başladı. Sıkıntılarımızı bildiğini, özgür basına önem verdiklerini ve yerel basının büyük bir özveri ile çalıştığını, ekonomik çıkar peşinde olmadığını vurguladı.
Bir iki satır sonrasında Bakan Elvan, gündemle ilişkin konuşmaya başladı. Gündemde 16 nisan günü yapılacak olan halkoylaması vardı. Halk oylaması ile ilgili sözlerine başlayan Bakan Elvan, değişmesi gereken Anayasa maddeleri üzerindeki açılımları anlatırken, hatipliği dikkatimi çekti.
Televizyon kanallarında veya mitinglerde yeni Anayasa maddeleri üzerinde böylesine açık konuşmalar yapılmadığını anımsadım. Bakan Elvan, her ne kadar bazı maddeler üzerinde bence sözcük oyunları oynayarak konuşmuş bile olsa, açıklamaları bilgilenme açısından güzeldi diyebilirim.
Bakan Elvan’ı dinlerken meslektaşlarım da notlarını alıyordu. Konuşmalar iyi giderken, Bakan Elvan’ın bir siyasi partiyi hedef göstererek yeni Anayasa maddeleri ile ilgili sözlerini sürdürmesi sırasında, şu anda hayatta olmayan siyasileri bile eleştirirken dikkat çekici noktalar ilgimi çekiyordu!
Geçmiş yıllarda yaşanan olayları eleştirirken, acaba bugünkü Bakanlar veya Başbakan aynı ortam içerisinde bulunsalardı, kendileri neler yapabilirdi? Diye düşündüm.
12 Eylül sonrasında, Anayasası halkoyuna sunulduğunda halkımız sandığa giderken neler düşünüyorlardı? Yüzde 98’lere varan bir ‘evet’ oyu ile 12 Eylül Anayasası benimsenirken, o günkü koşullarda halkımızın özgür iradesini kullanıp kullanamadığını da hesap etmemiz gerekmiyor mu?
Bakan Elvan geçmiştekileri eleştirirken, günümüzdeki Türkiye’deki koşulları da düşünerek konuşmuş olsaydı, bence daha inandırıcı yorumlar yapmış olacaktı!
Geçmişteki siyasilerin idamlarını eleştiren siyasi anlayış, bugün ülkede idam gelmesini istiyorsa, bu çelişkili bir düşünceyi çağrıştırmaz mı?
İdama her zaman karşı olan biri olarak, dünlerdeki idamları da, gelecekte istenilenleri de savunmuyorum.
İslam toplumuyuz diyoruz, ancak; “Allah’ın verdiği canı ancak Allah alır!”diyorsak, çelişkiye düşülmüş olunmaz mı?
Gelelim Bakan Elvan’ın konuşmalarının ardından, soru ve yanıtlara geçilmesi olayını. 15 dakikalık bir süreyi soru ve yanıtlara ayıran Bakan Elvan, ilk soruyu tam anlamamış olmalı ki, öfkeli bir şekilde yanıtlamaya başladı.
Oysa sorunun özünde, partisi veya hükümeti olumsuz anlamda eleştiri yapılmadığı gibi, Meclis’te engelli Milletvekili sayısının yetersiz olması ile ilgili idi.
Hatta, mevcut Hükümetin engellilerle ilgili yaptığı uygulamalardan dolayı teşekkür edici ifade bulunduğu halde, sadece Meclis’te yeterli sayıda engelli vekil bulunmaması şeklindeydi.
Bakan Elvan’ın önce hiddetli başlayan sözlerinin ardından, sözlerinin sonlarına doğru yumuşak sözler kullanması dikkat çekiciydi.
Yerel medyanın sorunları ile ilgili aldığı notları ilgililere ileteceğini söyleyen Kalkınma Bakanı Lutfi Elvan, konuşmalarındaki yumuşaklığı, keşke yöneltilen soruları yanıtlarken de gösterebilseydi.
Siyasetçinin sert olması yerine sakin olması halkın beklentileridir. Saygılarımla…