Okullarda yüzyüze eğitimlerin bugün başlayacağı açıklandı. Elbette sıkı önlemler, salgına karşı kurallara uyulmasına da özen gösterilecek.
Uzaktan eğitimler devam ederken, evlerinde bilgisayar, tv veya internet olmayan öğrencilerin durumları aileleri kaygılandırıyor.
Duyarlı yöneticilerin ihtiyaç sahibi öğrencilere tablet dağıtması olayları sevindirici bir olay.
Ancak bu işin bir de internet erişimi var, yoksul ailelerin evlerine hangi ekonomik koşullarda internet bağlatabilecekleri düşündürüyor.
Sınıf öğretmenleri velilerin telefon numaralarını alıyor, telefonlar üzerinden uzaktan eğitim verilecek. Cep telefonunda internet olmayan velilerin durumu ne olacak? Ayrıca internet olsa bile yeterli gelebilecek mi?
Bilgisayar üzerinden ders gören öğrenciler internetin bazı anlarda yetersizliğinden ve donma olayının oluştuğundan yakınıyorlar.
Elbette teknolojik gelişmeleri takip etmek gerekiyor, elbette aksaklıklara bir şekilde çözüm bulunması gerekiyor.
Bugün yüzyüze eğitimin ilk gününde özellikle ilkokul öğrencileri, Ana sınıfı öğrencileri mesafe ve diğer salgın kurallarına ne derecede uyum sağlayabilecekler. Her öğrencinin başında bir öğretmenin durabilmesi olası da değil!
Okulda öğretmenlere önemli işler düşüyor, evlerde ise velilerin çocuklarını salgına karşı önlemler konusunda ellerinden geldiğince bilgilendirmeleri önem taşıyor.
Özel okullarda böylesi bir sorun yokmuş gibi eğitim ve öğretimler veriliyor. Devlet okullarında sınıflarda 40 öğrenci bulunuyorsa, sıralarda 3’er kişinin oturması olayı sakınca oluşturur. O zaman dersliklerdeki sıralarda birer öğrenci oturabilmesi nasıl sağlanabilecek!? Asıl sorun burada yatıyor!
Okullarımız yetersiz, dersliklerimiz yetersiz, salgın bunları dinlemez!
Sadece geçtiğimiz yılı baz alırsak, Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde okullara harcanan para ile Diyanet İşleri Başkanlığına harcanan para arasındaki farklılığı düşünelim.
Camilerdeki din görevlileri ile Öğretmen maaşları arasındaki farklılıkları gözönüne getirdiğimizde, eğitim ve öğretimde karşımıza değişik yaşanmışlıklar çıkıyor.
Elbette Camilere gerekli para verilmeli, ancak Okullardaki eğitimlere verilen paranın iki katını da aktarma olayı olmamalı.
İnsanlar ibadetlerini evlerinde de yapabilirler veya en yakın camilerine gidip namazlarını kılabilirler.
Okullardaki minik öğrenciler için öylemi ya! Yağmuru ve karlı soğuk günleri var. 6 yaşındaki bir çocukla 30 yaşındaki bir yetişkin arasındaki farkı düşünmek gerek.
Çocuklar bizim geleceğimiz olduğunu aklımıza getirerek, onların en iyi şekilde eğitim-öğretim görmelerini sağlamak boynumuzun borcu olmalı. Yoksul aile çocukları servislerle değil, yaya olarak okula gidiyorlar. Parası olan aileler ise özel okullara çocuklarını gönderiyor.
Bugün okullar açılacak, çocuklarımıza sağlıklı eğitim-öğretim dilerken, kuralların önemine de dikkat çekmek istiyorum.
