Mayıs ayının 24. günü “Öğretmenler Günü” olarak kutlanır. Her yıl bu gün öncesinde Öğretmenler gündeme gelir ve 24 Kasım günü de öğretmenler sorunlarını dile getirme adına basın açıklamaları yaparlar.
Son yıllarda ‘atanamayan öğretmenler’ 24 Kasım günlerinde atanabilmeleri için seslerini duyurma adına bir araya gelerek basın açıklamaları yapmaya başladılar.
Öğretmenlik kutsal bir meslek olarak tanımlanır, yerinde kullanılan bir söz olarak kullanılan öğretmenlik mesleğinin önemini iyi kavramak gerekiyor.
Evimizden sonra güvendiğimiz okulumuzda sınıflarda çocuklarımızın geleceğini hazırlayan, onlara eğitim veren, öğretici konumundaki öğretmenlerin kutsal bir meslek olduğunu kimse inkar edemez.
Evlerimizde birkaç çocuğumuza söz geçiremez, onların yaramazlıklarına dayanamazken, okullardaki sınıflarında en az 30 öğrenci ile baş etmeye çalışan bir öğretmeni düşünün. Beden ve beyin yorgunluğu ile akşam evine gelen o öğretmenin bir de ay sonunda aldığı maaşının yetersiz kalması halini aklınıza getirin.
Öğretmenlerin ekonomik sorunları yanında, okul yönetimi tarafından gördüğü bazı ‘dışlama’ olaylarının da olduğunu unutmamamız önem taşımaktadır. Okul yönetimindeki anlayışın sonucunda bazı öğretmenler görüşlerinden dolayı tepkilerle karşılaşabiliyor. Bunlar psikolojik olarak öğretmenin eğitim vermesini engelleyebiliyor.
Bir öğretmen düşünün günlük olarak sakal traşı olup okuluna gelmesi, giyim kuşamı ile öğrencilerine örnek olması önem taşırken, her sabah öğretmenin temiz giysi ve traş olmuş şekilde hazırlanması sadece ruhsal anlamda değil, ekonomik anlamda da bazı olayları birlikte getirmektedir.
Öğretmen deyip geçmemek gerekiyor. Kendini her gün değil, her an yenileyebilen, okuyan, okuduklarını öğrencileri ile paylaşan, konuşan, tartışan ve geleceğin insanlarının yetişmesinde önemli bir beyin olarak bilinir.
Günde bir gazete bile alıp okuyamayan veya okumak istemeyen, kitap okumayan veya kitap okumayı sevmeyen öğretmenlerin bu nedenlerinin nereden kaynaklandığını, ruhsal yönlerinin buradaki önemini iyi algılamak gerekiyor.
Öğretmenlerimiz yaptıkları kutsal görevlerinin yanında, onların da bir insan olarak sağlıklı, huzurlu ve mutlu yaşama haklarının olduğunu unutmamak gerekiyor.
Eş durumundan ayrı kentlerde yaşayan öğretmenlerimizi düşünün. Bazı gerekçelerle okullarından alınıp farklı yerlere gönderilme olaylarını düşünün. Tüm bunları birer zincirin halkası gibi gördüğümüzde geleceğimizin
Milletvekilleri, bakanları, başbakan, hatta Cumhurbaşkan’larını yetiştirecek olan öğretmenlerimizin ekonomik ve sosyal yönden rahat çalışma ortamlarının sağlanması önem taşıyor.
Geçtiğimiz yıl ortalarında Osmaniye’de de bazı öğretmenler farklı yerlere gönderildi. Şu anda Okul Müdürlüğü görevinde bulunmuş olduğu halde merkez kadroya alınarak bir görev bile verilmediği halde ay sonunda maaşını alıp, sokaklarda dolaşan öğretmenlerin psikolojik durumlarını düşünün.
Milli Eğitim Müdürlüğü’nde merkez kadroya alındığını söyleyen öğretmen sokaklarda dolaşıyor. Kendisine bir masa bile verilmediğini ancak ay sonunda maaşını aldığını belirten bu öğretmenin halini iyi anlamak gerekiyor. Öğretmenlerimize sağlık ve başarı dileklerimle, saygılar…
Son yıllarda ‘atanamayan öğretmenler’ 24 Kasım günlerinde atanabilmeleri için seslerini duyurma adına bir araya gelerek basın açıklamaları yapmaya başladılar.
Öğretmenlik kutsal bir meslek olarak tanımlanır, yerinde kullanılan bir söz olarak kullanılan öğretmenlik mesleğinin önemini iyi kavramak gerekiyor.
Evimizden sonra güvendiğimiz okulumuzda sınıflarda çocuklarımızın geleceğini hazırlayan, onlara eğitim veren, öğretici konumundaki öğretmenlerin kutsal bir meslek olduğunu kimse inkar edemez.
Evlerimizde birkaç çocuğumuza söz geçiremez, onların yaramazlıklarına dayanamazken, okullardaki sınıflarında en az 30 öğrenci ile baş etmeye çalışan bir öğretmeni düşünün. Beden ve beyin yorgunluğu ile akşam evine gelen o öğretmenin bir de ay sonunda aldığı maaşının yetersiz kalması halini aklınıza getirin.
Öğretmenlerin ekonomik sorunları yanında, okul yönetimi tarafından gördüğü bazı ‘dışlama’ olaylarının da olduğunu unutmamamız önem taşımaktadır. Okul yönetimindeki anlayışın sonucunda bazı öğretmenler görüşlerinden dolayı tepkilerle karşılaşabiliyor. Bunlar psikolojik olarak öğretmenin eğitim vermesini engelleyebiliyor.
Bir öğretmen düşünün günlük olarak sakal traşı olup okuluna gelmesi, giyim kuşamı ile öğrencilerine örnek olması önem taşırken, her sabah öğretmenin temiz giysi ve traş olmuş şekilde hazırlanması sadece ruhsal anlamda değil, ekonomik anlamda da bazı olayları birlikte getirmektedir.
Öğretmen deyip geçmemek gerekiyor. Kendini her gün değil, her an yenileyebilen, okuyan, okuduklarını öğrencileri ile paylaşan, konuşan, tartışan ve geleceğin insanlarının yetişmesinde önemli bir beyin olarak bilinir.
Günde bir gazete bile alıp okuyamayan veya okumak istemeyen, kitap okumayan veya kitap okumayı sevmeyen öğretmenlerin bu nedenlerinin nereden kaynaklandığını, ruhsal yönlerinin buradaki önemini iyi algılamak gerekiyor.
Öğretmenlerimiz yaptıkları kutsal görevlerinin yanında, onların da bir insan olarak sağlıklı, huzurlu ve mutlu yaşama haklarının olduğunu unutmamak gerekiyor.
Eş durumundan ayrı kentlerde yaşayan öğretmenlerimizi düşünün. Bazı gerekçelerle okullarından alınıp farklı yerlere gönderilme olaylarını düşünün. Tüm bunları birer zincirin halkası gibi gördüğümüzde geleceğimizin
Milletvekilleri, bakanları, başbakan, hatta Cumhurbaşkan’larını yetiştirecek olan öğretmenlerimizin ekonomik ve sosyal yönden rahat çalışma ortamlarının sağlanması önem taşıyor.
Geçtiğimiz yıl ortalarında Osmaniye’de de bazı öğretmenler farklı yerlere gönderildi. Şu anda Okul Müdürlüğü görevinde bulunmuş olduğu halde merkez kadroya alınarak bir görev bile verilmediği halde ay sonunda maaşını alıp, sokaklarda dolaşan öğretmenlerin psikolojik durumlarını düşünün.
Milli Eğitim Müdürlüğü’nde merkez kadroya alındığını söyleyen öğretmen sokaklarda dolaşıyor. Kendisine bir masa bile verilmediğini ancak ay sonunda maaşını aldığını belirten bu öğretmenin halini iyi anlamak gerekiyor. Öğretmenlerimize sağlık ve başarı dileklerimle, saygılar…