İstanbul’da 5.8 büyüklüğünde yaşanan depremin ardından yaşanan olumsuz olaylar unutturulmak istenircesine “sözlü açıklamalar” devletin önemli isimleri arasında yaşanmaya başladı.
Neymiş, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı “deprem toplantısı”na gelmemiş veya çağrılmamış! Buradaki sözlü açıklamalar asıl düşünülecek konu. Bir kamu kurumunun yetkilisi, hele de halkın tercihi ile seçilmiş yönetici halk için önemli bir toplantıya çağrılmışsa gelmemesi büyük bir eksiklik olduğu kadar, hoş olmayan bir olaydır. Olayın bir başka yönüne baktığımızda; eğer önemli bir olayla ilgili yapılan toplantıya kentin yöneticisi çağrılmadan, yani haber verilmeden yapılmışsa; bu da toplantıyı düzenleyenlerin eksikliği ve hatasıdır.
Deprem sonrası bir çok binada hasar oluştu, yine bir çok okul tatil edildi ve hasar gören okulların öğrencileri şimdi başka okulların sınıflarında itiş kalkış eğitim-öğretim görecekler.
Afad’ın “deprem toplantısı”na çağrılmadığını söyleyen İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, yaptığı açıklaması ile yalan mı söylüyor? İstanbul Valiliğinden yapılan açıklamada, Belediye Başkanı İmamoğlu için; “AFAD’ın doğal üyesi olarak bu toplantıya katılması görevi ve sorumluluğudur”diyor. Açıklamanın devamında ise; “Davet edilmedim, şeklindeki açıklamalar devlet geleneğimize uymamaktadır” görüşlerine ver veriliyor.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay Başkanlığında yapılan bu toplantı ile ilgili yaşanan sözlü açıklamalar halkın huzurunu kaçırmaya başladı.Bu toplantının yapılacağı yer ve saat için, Belediye Başkanını kim, ne zaman arayıp Belediye’de kiminde görüşmüş? Eğer böyle görüşme kaydı varsa, görüşülen kişi toplantıyı neden Belediye Başkanına iletmemiş? Valilik açıklaması bence çelişkili! Neresi mi; “ AFAD’ın doğal üyesi olarak toplantıya katılması görevi ve sorumluluğu” tümcesi bence düşündürücüdür! Haberi olmayan doğal üye “müneccim mi ki!” toplantının yer ve saatini bilerek orada hazır olsun!? Bu açıklama bence, “Kaypak açıklama” gibi geldi.
Şunu da anımsayın, AKP iktidarının önemli isimleri 31 mart seçimleri sonrasında, kazanamadıkları Belediyeler için, onların çalışmaları ile ilgili “Çalışamazlar!” gibi sözleri vardı.
Toplantıya katılıp katılmama veya davet edilip edilmeme olayını bir kenara bırakalım. TBMM’ndeki çalışmalara bakalım. 8 Ekim 2017 günü bir Kanun teklifi verilir. Bu teklif ile İstanbul’da acilen deprem toplanma alanları belirlenmesi ve bu alanların imar değişiklikleri ile satılamaması öngörülüyordu. Bu Kanun teklifi 2 yıldır TBMM’deki komisyonda bekliyor.
Bu olayla ilgili iktidar Partisi AKP isterse kanun teklifini tek başına çıkarabilir, ama bu konuda 2 yıldır bekletilmesi olayı neden tartışılmıyor!?
İstanbul depremi sonrası hasar gören okullarda güçlendirme yapılacağını, bazı okulların tatil edildiği yetkililerce açıklandı. Bu okullar yapılırken, yüklenici firmanın iş bitimi teslimi sırasında yeterli inceleme ve denetlemeler yapılıp yapılmadığı olayı neden gündeme gelmiyor?
Okullar yapıldı, eğitim ve öğretim başladı, açılışı bakan düzeyinde katılımlarla şaşalı şekilde gerçekleştirildi. Okul inşaat binasının deprem ve diğer doğal afetlere dayanıklılık ölçüleri incelenmiş olsaydı, bugün İstanbul’daki bazı okullarımızda bu hasar “bazılarında belki” olabilirdi. Bu olayla ilgili sorumluluklarını başkalarına yüklemek, bu ülkenin önemli yönetici konumundaki kişilere yakışmıyor. Ben az söyledim, siz çok anlayın!.. Saygılarımla…