Son yıllarda kadına yönelik şiddet ve cinsel istismarlarla ilgili açıklamalar, tepkili konuşmalar gündeme getirilmeye başlandı.
Kadına şiddet konusundaki yaşananlara baktığımızda, gün geçmiyor ki, günde bir veya birkaç kadın şiddet görmesin! Ölümle sonuçlanan olumsuzlukların yaşandığı bir süreçte, kadına yönelik şiddete dur diyebilmek için nelerin beklendiğini merak ediyorum!
Türkiye’de kadın cinayetlerinin geldiği noktaya baktığımızda, tüylerimiz ürperiyor. Bu cinayetlerin nasıl durdurabileceğine gelince, ülkeyi yönetenlerin uzmanları dinleyerek ve onların önerilerini alarak çözüm yollarını ivedi olarak alması gerekiyor.
2019 yılında 324 günde, 302 kadının erkekler tarafından öldürüldüğü bilgisine ulaşıyoruz. Bu arada 532 kadının da şiddet gördüğü yine edindiğimiz bilgiler arasında yeralıyor. Bu kadınların yüzde 64’ünün eski eşi tarafından öldürüldüğü ve özellikle de silahla gerçekleştirildiği yine kayıtlar arasında bulunuyor.
Kadın cinayetleri ve silahla öldürülmesi olayının da ayrıca düşünülmesi gerekirken, boşanma olaylarının artışındaki nedenlerin de ayrıca bir başka boyutu olsa gerek.
Bu olumsuz olaylar sadece kayıtlara geçenler arasında yeralırken, bir de kırsal kesimde şiddet gören ve davacı olmayan kadınların sayılarını düşünmek gerekiyor.
Kadınlar şiddete maruz kalırken, öldürülürken tam tersi olarak erkeklerin de bu şiddetten veya cinayete kurban gidip gitmediğini de düşünmemiz gerekiyor.
Erkeklerini öldüren, yaralayan kadınlarla ilgili haberleri de araştırdığımızda şiddet toplumu haline geldiğimizi anlayabiliriz.
Neden insanlar şiddeti seçiyor? Özellikle boşanan çiftler arasında, erkeklerin kıskançlıkları veya kadınların daha farklı bir yaşama biçimine yönelmek isteyişlerinden mi kaynaklanıyor? Bu ve benzeri olumsuzlukları iyice araştırmak, uzmanlar tarafından toplumsal yönden yaşanan bu olumsuzluklara çözüm bulunmasından gecikilmemesi gerekiyor.
Toplumsal yaşantımızda kavga, şiddet, cinayet ve benzeri ulumsuzlukların barışı zedeleyeceği gibi, mutlu insanların da sayılarının azalmasına neden olacağı bir gerçektir.
Kadına yönelik şiddet olaylarını sokaklara çıkıp; yürüyüş yaparak slogan atmakla, ellerde dövizler taşınarak çözülemez. Şiddetin özüne inmek gerekiyor!
Ekonomik açıdan zor günler yaşayan insanlar, evindeki bireylerin sağlıklı yaşayabilmesine sağlayamadığı zaman, önce tartışmalar, ardından kavgalar çıkabilme olasılığı yüksektir.
İşi olmayan bir erkeğin, eşi de çalışmıyorsa o zaman kadının ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için farklı yaşantılara girebilmesi olayı ile karşılaşabiliriz!
Boşanma olaylarının kolaylaştırılması ve erkeğin “evden uzaklaştırılması” gibi olaylar, aile içi şiddetin çoğalmasında etken olabilir mi!?
Kadınların giyim kuşamları ile uğraşmak yerine, aklı ve düşüncesinin barışcıl bir ahlak anlayışı ile uğraşmak, erkek ile kadın arasında herhangi bir ayrım yapılmadan hareket etmek zorundayız.
Kadın ile erkeğin birlikte, omuz omuza hayat uğraşını verebilecekleri bir toplumu oluşturabilmek, insanları germeden yaşamalarını sağlamak ülkeyi yönetenlerin görevi olsa gerek. Saygılarımla…