Gündemdeki gelişmeleri takip edebilmek anlık hale gelir oldu. Bir bakıyorsun terör saldırısı, ardından birden fazla canın gittiği trafik kazası, polis veya askere saldırı, ya da akla gelmeyecek cinayetlerle gündem bir anda değişiyor.
7 Haziran seçimlerinin ardından yeni Hükümetin kurulamaması, hangi parti liderinin koalisyon oluşumuna nasıl baktığı, kurulup kurulamayacağı gündemde konu olurken, bir yandan da ülkemizin dört bir yanındaki terör olayları ve şehit cenazeleri ile gündem anlık değişmeye başladı.
Gündem böylesine anlık değişim gösterirken, dolar ve altın fiyatları ile borsadaki dalgalanmalar, temel tüketim maddelerine gelen zamları halkımız takip etmeyi bile aklına getiremez hale geldi.
Siyasetçilerin ağızlarından çıkan sözleri incelemek ve onların konuştuklarına yorum getirmekle insanlar meşgul olurken, temel gıda maddeleri aldı başını gitti.
Dün televizyon haberlerinden öğrendiğim bir haberle, yumurta fiyatlarında da önemli artışlar olmuş. Yumurtanın dış satımındaki artış iç piyasayı etkilerken, diğer temel gıda maddelerinde de farklı artışları takip edemez olduk.
Şimdi de 1 Kasım erken seçim için yorumlar başladı. Hükümeti kurma görevi verilen Ahmet Davutoğlu, erken seçim kabinesini oluşturmak için diğer siyasi partilerin bazı milletvekillerine özel kurye ile teklif götürdü. Bu tekliflerle ilgili yine siyasi partilerin sözcülerinden farklı eleştiriler gelmeye başladı.
Davutoğlu bir şekilde seçim Hükümetini kuracaktı ve 1 Kasım’da da seçimlerin yapılması resmi gazetede yayınlandığına göre, tanınan süre içerisinde yeni kabinenin oluşması gerekiyordu.
Yeni Hükümet kabinesi için Davutoğlu’nun teklif gönderdikleri arasında önemli sayılacak bir ismin olaya ‘evet’ demesi MHP içerisinde şok etkisi oluşturdu denilebilir.
Bu olay MHP kurmayları arasında tartışılırken, erken seçim hazırlıklarında da zamanlarını başka yönlere çekmenin bir yöntemi olarak tasarlandığını düşünüyorum.
unun bir diğer ayağı CHP olacaktır. CHP içerisinde oluşacak kabine için teklif götürülen isimler kabul etmediler ama, CHP’de farklı bir olay oluşturulması tasarılarının da olup olmayacağı merak konusu.
HDP içinde de yine bir takım tasarılarla oyunlar oynanmak istenecektir. Yaşanan ve gelişen olaylar anlık olarak gündemi değiştirirken, ülkedeki ekonomik yaşamdaki canlılık durma noktasına geldiğinin farkına varılmaya başlandı. Resmi kurumlarda yaşananlar, esnafın ödeme sıkıntısı çekmesi, doların yükselmesi, bazı işyerlerinde yaşanan ekonomik sıkıntılar nedeniyle işçi çıkışlarının yaşanması, terör olaylarının dağdan şehre inmesi gibi olumsuzluklar insanların kafalarını iyiden iyiye karıştırır oldu.
Şu erken seçim, yani 1 Kasım gelse de, sandıktan çıkacak sonuç ne olursa olsun bakalım yeni Hükümet nasıl şekillenecek diye insanlar kendi aralarında çeşitli yorumlar yapmaya başladı.
Gazeteler farklı, televizyon kanallara farklı tellerden çalarak haberleri yorumlayarak kamuoyu ile paylaşır oldu. Olayları tarafsız olarak halka yansıtma neredeyse unutuldu. Bir televizyon kanalının verdiği haber ile bir başka kanılın verdiği kanal arasındaki haberdeki farklılık dikkat çeker oldu.
Halkın gözü, kulağı, dili ve sesi olmaktan çıkarılan basının geleceğinden kuşku duymaya başladım. Ne günleri yaşıyoruz diye düşünüyorum. Saygılarımla…
7 Haziran seçimlerinin ardından yeni Hükümetin kurulamaması, hangi parti liderinin koalisyon oluşumuna nasıl baktığı, kurulup kurulamayacağı gündemde konu olurken, bir yandan da ülkemizin dört bir yanındaki terör olayları ve şehit cenazeleri ile gündem anlık değişmeye başladı.
Gündem böylesine anlık değişim gösterirken, dolar ve altın fiyatları ile borsadaki dalgalanmalar, temel tüketim maddelerine gelen zamları halkımız takip etmeyi bile aklına getiremez hale geldi.
Siyasetçilerin ağızlarından çıkan sözleri incelemek ve onların konuştuklarına yorum getirmekle insanlar meşgul olurken, temel gıda maddeleri aldı başını gitti.
Dün televizyon haberlerinden öğrendiğim bir haberle, yumurta fiyatlarında da önemli artışlar olmuş. Yumurtanın dış satımındaki artış iç piyasayı etkilerken, diğer temel gıda maddelerinde de farklı artışları takip edemez olduk.
Şimdi de 1 Kasım erken seçim için yorumlar başladı. Hükümeti kurma görevi verilen Ahmet Davutoğlu, erken seçim kabinesini oluşturmak için diğer siyasi partilerin bazı milletvekillerine özel kurye ile teklif götürdü. Bu tekliflerle ilgili yine siyasi partilerin sözcülerinden farklı eleştiriler gelmeye başladı.
Davutoğlu bir şekilde seçim Hükümetini kuracaktı ve 1 Kasım’da da seçimlerin yapılması resmi gazetede yayınlandığına göre, tanınan süre içerisinde yeni kabinenin oluşması gerekiyordu.
Yeni Hükümet kabinesi için Davutoğlu’nun teklif gönderdikleri arasında önemli sayılacak bir ismin olaya ‘evet’ demesi MHP içerisinde şok etkisi oluşturdu denilebilir.
Bu olay MHP kurmayları arasında tartışılırken, erken seçim hazırlıklarında da zamanlarını başka yönlere çekmenin bir yöntemi olarak tasarlandığını düşünüyorum.
unun bir diğer ayağı CHP olacaktır. CHP içerisinde oluşacak kabine için teklif götürülen isimler kabul etmediler ama, CHP’de farklı bir olay oluşturulması tasarılarının da olup olmayacağı merak konusu.
HDP içinde de yine bir takım tasarılarla oyunlar oynanmak istenecektir. Yaşanan ve gelişen olaylar anlık olarak gündemi değiştirirken, ülkedeki ekonomik yaşamdaki canlılık durma noktasına geldiğinin farkına varılmaya başlandı. Resmi kurumlarda yaşananlar, esnafın ödeme sıkıntısı çekmesi, doların yükselmesi, bazı işyerlerinde yaşanan ekonomik sıkıntılar nedeniyle işçi çıkışlarının yaşanması, terör olaylarının dağdan şehre inmesi gibi olumsuzluklar insanların kafalarını iyiden iyiye karıştırır oldu.
Şu erken seçim, yani 1 Kasım gelse de, sandıktan çıkacak sonuç ne olursa olsun bakalım yeni Hükümet nasıl şekillenecek diye insanlar kendi aralarında çeşitli yorumlar yapmaya başladı.
Gazeteler farklı, televizyon kanallara farklı tellerden çalarak haberleri yorumlayarak kamuoyu ile paylaşır oldu. Olayları tarafsız olarak halka yansıtma neredeyse unutuldu. Bir televizyon kanalının verdiği haber ile bir başka kanılın verdiği kanal arasındaki haberdeki farklılık dikkat çeker oldu.
Halkın gözü, kulağı, dili ve sesi olmaktan çıkarılan basının geleceğinden kuşku duymaya başladım. Ne günleri yaşıyoruz diye düşünüyorum. Saygılarımla…