Eski Başbakan ve Cumhurbaşkanlarımızdan rahmetli Süleyman Demirel’in unutulmayan sözlerinden biri; “Dün dündür, bugün bugündür!” şeklindeydi.
Bu başlığı attıktan sonra birden o sözleri anımsadım. Bu yazımı Cumartesi akşam saatlerinde yazdığım için, Pazar günkü İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinin bugün sonuçlarının açıklanmış olacağını ümit ediyorum.
Dünü yaşadık, yani gerilerde bıraktık. Düne gelinceye değin ülkemiz genelinde öylesine farklı olaylar, üzücü konuşmalar yapıldı ki, anlatılmasına dilim varmıyor.
Türkiye’de 17 yıl aradan sonra seçim öncesi iki adayın bir tv kanalında karşılıklı oturup, sorunları konuşması, projelerini anlatması şeklinde bir canlı yayın gerçekleşti.
İstanbul adayları Binali Yıldırım ile Ekrem İmamoğlu arasındaki tv canlı programının moderatörlüğü için tv programcısı ve gazeteci isim seçimini Yıldırım önermişti. Teklif önce Uğur Dündar’a yapıldı. Dündar birkaç gün düşündükten sonra teklife olumsuz yanıt verdi.
Bu kez yine Yıldırım’ın önerisi Fox Tv programcısı gazeteci İsmail Küçükkaya üzerinde oldu. Küçükkaya teklifi kabul etti ve program yapıldı. Program sonunda her iki aday da Küçükkaya’nın tarafsızlığından dolayı teşekkür ederek ekrandaki masadan ayrıldılar. Hatta ailelerinin de katılımı ile hatıra fotoğraf bile çekildi.
Ertesi günü bir takım tv ve gazetelerde ilginç iddialar, hatta fotoğrafların servis edilmesi olayı yaşanmaya başlandı. Bazı siyasilerin sözleri ve eleştirileri hiç te hoş karşılanabilir gibi değildi.
İstanbul’da demokratik yollarla bir yerel seçim yapılacak, adaylar yarışacak, sezmen de tercihini yapacaktı. Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Karadeniz bölgesindeki konuşması sırasında İstanbul seçimlerine atıfta bulunarak, vatandaşlara hitaben; “ Pazar günü Sisi mi diyeceğiz, Yıldırım mı!?”diye konuşması bence hiç te hoş değildi. Burası Türkiye ve İstanbul il Belediyesi seçimleri yapılacaktı. Mısır’daki bir diktatörün adının ne işi vardı da kullanılıyordu? Partili Cumhurbaşkanı; “İmamoğlu mu, Yıldırım mı diyeceğiz!?”diye konuşsaydı, bence daha güzel bir söz olarak algılanırdı.
Gelelim hemşehrimizin canlı yayın sonrası sözlerine. MHP Genel Başkanı Bahçeli başından beri Küçükkaya’nın programda moderatör olmasına karşıydı. Bu ara da önerdiği bir isimde olmamıştı. Kendince bildikleri olabilir, eleştiri de yapabilir, ancak İsmail Küçükkaya ile ilgili “otelde buluşma” üzerine yapılan tartışmalı eleştiriler konusunda Bahçeli’nin bir sözünü doğru bulmadığımı belirtmek istiyorum. Bahçeli’nin; “CHP’nin adayı ile sözde gazetecinin otel buluşması…..” diye devam eden konuşmasındaki “Sözde gazeteci” sözcüğünü talihsiz bir tanımlama olarak okudum.
Kaldı ki Küçükkaya “Sözde gazeteci” değil, bir TV kanalının program sunucusu ve başarılı bir gazetecidir.
Bahçeli’nin MHP Genel Başkanı seçildiğinde, “Liderlerin bilinmeyen yönleri” adı ile Bahçeli’nin sevdiği yemeklerden, ilkelerinden ve özelliklerinden sözeden bir röportajımı; abisi, kardeşleri ve yakın akrabaları ile görüşerek Star gazetesinde tam sayfa olarak yazdığım günler aklıma geldi. Böylesi bir yazı ilk kez tarafımdan yazılmış olmasından dolayı bir kitapta da adım verilerek Bahçeli’nin bilinmeyen yönleri başlıklı olarak yayınlanmıştı.
Eeee, hemşehrim! Benim için de “sözde gazeteci” diyebilirsin!.. İstanbul’da seçimi hangi aday kazandı, bugüne bakalım… Esenlikle…