Nar çiçeğinin rengine bayılırım, Narın içerisini açtığımızda yüzlerce tanesini birbirleriyle kucaklaşmış olarak sarıldıklarını görürsünüz.
Bu ülkedeki insanlar olarak, yaşadığımız cennet vatan toprağımızın her bir köşesini bütünleştirip, Nar taneleri gibi birbirlerimize sevgi ile sarılıp neden bir Nar meyvesi gibi olamıyoruz!?
Olmak istiyoruz aslında, ama oldurmamak için içimizdekilerin para hırsı nedeniyle dışarıdakilerin oyunlarına “alet” olunduğunun farkına varamayanlar yaşıyor aramızda!
Akıl, düşünme ve konuşma yetilerinin sadece insanoğlunda olduğu canlıların yaşamında; bu yetilerin eyleme dönüşmesi noktasının neticelerini iyi incelediğimiz zaman sağlıklı yaşamın otağında mutlu olabiliriz.
31 mart seçimleri öncesinde “Marttan sonra Bahar gelecek!” sloganlarını kullananlara karşı gelen görüşler vardı. Bu sözler, birilerinin karşı olduğu gerekçesi ile karşıt görüşler sosyal medyayı sallıyordu.
Oysa gerçek olan, Mart ayının ardından Nisan ayı ile birlikte bahar mevsimi gelecek ve insanlar, Mayıs ayının ortalarına kadar kendilerini fazla etkilemeyen normal sıcak hava ile birlikte renk cümbüşündeki çiçeklerin doğayı süslemesini göreceklerdi. Birileri bu doğa olayını bile unutarak, Mart’tan sonra Bahar’ın geleceği yönündeki sözlere tepki gösteriyorlardı.
Bir yerde “Tek Adam veya Tek sözcü” olayını yaşatmaya kalkarsanız, günün birinde aile içinde bile olsa size tepki gösterilmesi olayı ile karşılaşabilirsiniz! Hiçbir insan tek başına en iyiyi, en doğruyu bilen olabilir mi!?
İnancımızın rehberi olarak kabul ettiğimiz, Kur’an-ı kerim’deki yazılanlara göre; “Hiç bilenle, bilmeyen bir olur mu!” tümcesini anımsayın.
Buradaki sözlerin açılımını incelemek gerekiyor. Bilmek ve öğrenmek zorunda olduğumuzu, bilgi sahibi olmadan başkalarını eleştirme hakkına sahip olamayacağımızı anlatmaya çalışan tümce olarak anlıyorum.
Sohbetlerde, TV ekranlarında veya herhangi toplantılarda yapılan konuşmalar arasında; “Bu dünya fanidir, gelecek dünya için çalışmamız bize mükafatlar verir!”diye konuşanların her zaman yaşantılarını araştırmışımdır.
Bu dünya, sadece yoksul, işsiz, ekonomik anlamda evini zor geçindirenler için “fani” olmayıp, herkes için aynı ve eşit olarak yararlanma hakkı ile yaratılmış olarak bilgi sahibiyim.
Bir ülkenin Devlet Başkanı, istediği anda kendi görüşlerine yakın gördükleri birileri için farklı, kendi görüşlerine farklı olduğu gerekçesi ile farklı düşünerek kararlarında keskin kararlarını uygulaması, kendinin geleceği kadar, ülkenin geleceği için de tehlikeli olaylara doğru gidildiğini ortaya koymuş olur.
Bu günlerde TV kanallarının izlenmesi noktasında farklı görüşler nedeniyle, kanal ayrımları yapılıyor. Bunlara katılmıyorum! TRT’nin kanallarının yöneticileri tarafından sıkı denetlenmesi ve iktidara yakın haberler yapması hoşuma gidiyor. Bununla birlikte mevcut iktidara yakın “yandaş medya” olarak isimlendirilen bazı TV kanallarının da haber bültenleri hoşuma gidiyor.
Mevcut iktidardan yana haber yaptıklarını sanan TRT kanalları da dahil olmak üzere, diğer yandaş TV kanallarındaki haber bültenlerindeki konuşmalara ve sorunları izlediğinizde ülkemizin ne durumda olduğunu anlayabilirsiniz!
Aslında, o TV ekranlarında izlediğiniz “yandaş medya çalışanları” bile kendi yaptıkları haberin “patronları” sayesinde” yapıldığını biliyor ve konuştuklarını yüreklerinden gelerek söyleyemiyorlar! Benden bu kadar, saygılarımla..