Bugünkü konumu, yaşanmış bir anı ile genişletmek istiyorum. Olay Osmaniye’de, Mehmet Akif Ersoy mahallesinde öğle saatlerinde yaşanır.
Evin hanımı mutfağa girmek için kapıyı açtığında, tezgahın karşısındaki rafları karıştıran kendisi yaşlarda bir kadınla karşılaşır.
Evin hanımının o anki tepkisi; “çamurlu terliklerle nasıl içeriye girersin!?” şeklinde olur.
Mutfaktaki kadın, ev sahibine bakarak; “Manyak mısın sen!?”diye karşılık verir.
Ev sahibi hala, içerideki kadının çamurlu terliklerine takmıştır kafayı, ayağından çıkarmasını ısrarla istemektedir.
Ev sahibi içerideki kadının hırsız olabileceğini nihayet anlar ama, bu kez de kapıyı kilitleyerek anahtarını da cebine koyar. Eve hırsızlık yapmak amacı ile gelen kadınla mutfakla birlikte bulunurken, cep telefonu ile eşini arar.
“Mutfakta bir hırsız yakaladım, kapıyı da üzerimize kilitledim, ne yapayım, polisi arayım mı?”diye eşine sorar.
O sırada hırsızlık amacı ile mutfakla bulunan kadın ev sahibinin gözlerine bakarak bir kez daha, “manyak mısın sen!?”diye konuşur.
Eşi ise, “elbette polisi arayacaksın, beni bunun için mi arıyorsun?”diye yanıtlar.
Ev sahibi içerideki kadının terliklerinin çamurlu olmasına takmıştır, dövmek için içeride bir şeyler aramaya başlar. Bu sırada komşu kadın gelerek içeride ne olup bittiğini öğrenmek ister. Ev sahibi ise mutfakta bir hırsız yakaladığını, üzerlerine de kapıyı kilitlediğini söyler.
Komşu kadına pencereden anahtarı atar ve açmasını söyler. Komşu kadın kapıyı açar, ev sahibi ile birlikte hırsızlık için gelen kadını alıp kapının önünde bir sandalyeye oturmasını sağlarlar.
Sonra polisi ararlar ve beklemeye başlarlar. Bu sırada içeride yakalanan kadının mutfakta ne için bulunduğunu sorduklarında, çocuğunun kayıp olduğunu ve çocuğunu aradığı şeklinde karşılık alırlar.
Komşusu ile birlikte polisi beklemeye çalışan ev sahibi, bir yandan da içeride yakaladıkları kadınla konuşmayı sürdürürler. Yakalanan kadın gayet sakin ve pişkindir. Polisin geldiğinde ise sandalyeden kalkıp hiçbir olay olmamış gibi davranır.
Polis memurları kadını tanımışlardır, ismini ve soyismini söyleyerek yine faka bastığını söylerler.
Polis, ev sahibi ile evde yakalanan kadının alıp karakola götürürken, yapılan sorgulamanın ardından, ev sahibi iki-üç ay da bir mahkemeye çağrılır, sorular-yanıtlarla aylarca mahkeme sürer gider.
Ev sahibi kadın mahkemeye gitmekten usanmıştır, ama mahkeme bir türlü sonuçlanmamıştır. Kadın ise serbest bırakılmıştır, zoruna gider, yakalayıp polise teslim ettiği anı anımsar. Ama ev sahibinin aklında hala, çamurlu terliklerle mutfağa giren kadın vardır. Odayı yeni temizlediği için kirletmesi zoruna gitmiştir.
Aradan aylar geçer, bir gün evde yine bir hırsızla karşılaşır, ama bu kez hırsızın evden dışarı çıkması için yalvarmaya başlar; “Ne olur çık git evimden, beni mahkeme kapılarında bekletme! Seni şikayet etmeyeceğim, sadece defol git hırsız evimden!”diye konuşur.
Şimdi, ne zaman bir hırsızlık olayı duysam, “çamurlu terliklerle nasıl içeriye girersin!?”diyen ev sahibi aklıma geliyor. Saygılarımla…
Evin hanımı mutfağa girmek için kapıyı açtığında, tezgahın karşısındaki rafları karıştıran kendisi yaşlarda bir kadınla karşılaşır.
Evin hanımının o anki tepkisi; “çamurlu terliklerle nasıl içeriye girersin!?” şeklinde olur.
Mutfaktaki kadın, ev sahibine bakarak; “Manyak mısın sen!?”diye karşılık verir.
Ev sahibi hala, içerideki kadının çamurlu terliklerine takmıştır kafayı, ayağından çıkarmasını ısrarla istemektedir.
Ev sahibi içerideki kadının hırsız olabileceğini nihayet anlar ama, bu kez de kapıyı kilitleyerek anahtarını da cebine koyar. Eve hırsızlık yapmak amacı ile gelen kadınla mutfakla birlikte bulunurken, cep telefonu ile eşini arar.
“Mutfakta bir hırsız yakaladım, kapıyı da üzerimize kilitledim, ne yapayım, polisi arayım mı?”diye eşine sorar.
O sırada hırsızlık amacı ile mutfakla bulunan kadın ev sahibinin gözlerine bakarak bir kez daha, “manyak mısın sen!?”diye konuşur.
Eşi ise, “elbette polisi arayacaksın, beni bunun için mi arıyorsun?”diye yanıtlar.
Ev sahibi içerideki kadının terliklerinin çamurlu olmasına takmıştır, dövmek için içeride bir şeyler aramaya başlar. Bu sırada komşu kadın gelerek içeride ne olup bittiğini öğrenmek ister. Ev sahibi ise mutfakta bir hırsız yakaladığını, üzerlerine de kapıyı kilitlediğini söyler.
Komşu kadına pencereden anahtarı atar ve açmasını söyler. Komşu kadın kapıyı açar, ev sahibi ile birlikte hırsızlık için gelen kadını alıp kapının önünde bir sandalyeye oturmasını sağlarlar.
Sonra polisi ararlar ve beklemeye başlarlar. Bu sırada içeride yakalanan kadının mutfakta ne için bulunduğunu sorduklarında, çocuğunun kayıp olduğunu ve çocuğunu aradığı şeklinde karşılık alırlar.
Komşusu ile birlikte polisi beklemeye çalışan ev sahibi, bir yandan da içeride yakaladıkları kadınla konuşmayı sürdürürler. Yakalanan kadın gayet sakin ve pişkindir. Polisin geldiğinde ise sandalyeden kalkıp hiçbir olay olmamış gibi davranır.
Polis memurları kadını tanımışlardır, ismini ve soyismini söyleyerek yine faka bastığını söylerler.
Polis, ev sahibi ile evde yakalanan kadının alıp karakola götürürken, yapılan sorgulamanın ardından, ev sahibi iki-üç ay da bir mahkemeye çağrılır, sorular-yanıtlarla aylarca mahkeme sürer gider.
Ev sahibi kadın mahkemeye gitmekten usanmıştır, ama mahkeme bir türlü sonuçlanmamıştır. Kadın ise serbest bırakılmıştır, zoruna gider, yakalayıp polise teslim ettiği anı anımsar. Ama ev sahibinin aklında hala, çamurlu terliklerle mutfağa giren kadın vardır. Odayı yeni temizlediği için kirletmesi zoruna gitmiştir.
Aradan aylar geçer, bir gün evde yine bir hırsızla karşılaşır, ama bu kez hırsızın evden dışarı çıkması için yalvarmaya başlar; “Ne olur çık git evimden, beni mahkeme kapılarında bekletme! Seni şikayet etmeyeceğim, sadece defol git hırsız evimden!”diye konuşur.
Şimdi, ne zaman bir hırsızlık olayı duysam, “çamurlu terliklerle nasıl içeriye girersin!?”diyen ev sahibi aklıma geliyor. Saygılarımla…