Rahatsızlığım nedeniyle bir süredir ara verdiğim köşe yazıma yeniden devam edip etmeme konusunu çök düşündüm.
Yaşamın boyunca geçirmediğim ağır bir grip olayı beni iyice yıprattı. Belleğimi gerektiği şekilde çalıştıramayıp, önemli bilgileri anımsayamaz duruma geldiğimi anladığım için köşe yazıma ara vermek zorunda kaldım. Okurlarımdan bu nedenle özür diliyorum.
Günlük bir gazetede köşe yazmak, gündemi değerlendirmek, hele de yaşadığın kentin sorunlarını sütunlarda okurlarla paylaşmanın zorluğunu her insan anlayamaz. Hatta çok kişi anlamak bile istemez.
Yerel anlamdaki gazetelerin köşelerindeki yazı ve haberler çoğunlukla yereli, yani yerel yönetimleri ilgilendiren olaylar olur. Mevcut yerel iktidarın başında olanlar eksik ve aksaklıkları çoğu zaman eleştiren gazeteci ve gazeteye tavır alır. Bununla da yetinilmez, yerel iktidarın bürokrat, siyaset, esnaf kesimi bile tavır alarak olumsuzlukları yazan gazetenin zorluklar çekmesi için ortak tavırlar bile takınabilirler.
Durum böyle olunca, yerel gazetelerin yaşama şansları öylesine kolay değildir. Ancak, yerel iktidardan yana olmak, halkın ve kentin sorunlarını görmezden gelmek gibi kaleminizi kullanıyorsanız yaşama zorluğu çekmek gibi bir sıkıntınız olmayabilir.
Maalesef bu olaylar ülkemizin her yerleşim biriminde meslektaşlarımın yaşadığı sıkıntılar olarak görülmektedir.
Günlük olarak kentimde gördüklerimi ve yaşadıklarını izlerken, olumlu ve olumlu olayları köşemde işlemek istiyorum. Görüyorum, yaşıyorum, düşünüyorum ve sağlıklı yaşam için önerilerimi de getirmek istiyorum. Belleğimdeki güzellikleri ve güzel olması gereken yaşam için bilgilerimi kamuoyu ile paylaşmak istiyorum. Paylaşmak, konuşmak, önermek ve sorunların çözümlenmesinden yana bir insan olarak yaşamak istiyorum.
Yazıma ara verdiğim günlerde sevinenlerin olduğunu biliyorum. Köşe yazıma ara verdiğim için rahat hareket edenler, ardımdan farklı yorumlar getirenler ve fesat davranışlar içerisinde gammazlık yapanların bile olduğundan haberdarım.
Köşemdeki bazı olayları kamuoyu ile aktarmam noktasında rahatsızlık duyanlar, hatta gazetemizin patronuna benimle ilgili farklı görüşleri iletenler de olsa, halkımızın haklılığına inandığım için her zaman dik durmaktan yana tavır aldım. Halka sırtını dönen veya halkı oy zamanı anımsayıp diğer günlerde de yapmacık ve samimiyetsiz selamlayanları el sıkışlarından ve yürüyüşlerinden sezinledim.
Köşeme ara verdiğim süreç içerisinde değişik meslek gruplarında çalışanlar, sokaktaki vatandaş, simitçisinden biletçisine kadar yazılarımı takip edenlerin yazıma ara vermemi sormaları beni gerçekten duygulandırdı.
Siyasiler, kamu kurumlarının yöneticileri, bürokratlar ise köşeme ara vermemle ilgili sevindikleri gibi, ‘ne oluyor?’diye sormadılar bile.
Dost başa, düşman ayağa bakarmış. Başıma bakıp, yazıma ara verdiğime üzülen halktan ve haklıdan yana insanların daha fazla olması nedeniyle, ayağıma bakanların ve ayağımı almak isteyenleri çatlatma uğruna yeniden köşemde sizlerleyim. Saygılarımla…