160x600
16 Nisan, 2025, Çarşamba
DOLAR34.0692
EURO37.7489
ALTIN2730.4
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

Atatürk’ü anmak ve anlamak

Bugün 10 Kasım, Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 77. yılı. Saatler 09.05’i gösterirken sirenler çalacak, saygı duruşunun ardından İstiklal Marşı eşliğinde gönderdeki bayrak yarıya indirilecek.

Yine bildik konuşmalar yapılacak, Atatürk’ün aramızdan ayrılışı ile ilgili konuşmalar, şiirler ve sevdiği türkülerin okunması ile bugünü de geçirmiş olacağız.

Atatürk’ü okullarda, eğitim yuvalarında çocuklara ve gençlere nasıl anlattılar ve bugün nasıl anlatıyorlar diye düşündüğünüz oldu mu? Atatürk’ü anlatabilme adına veya O’nun ilkelerini, devrimlerini anlatabilme adına birileri rant elde etti mi? Ya da birileri Atatürk’ü anlatma adına bir başkalarını Atatürk’ten soğutanlar oldu mu?

Bugünlere geldiğimizde bazı fikirler gördüğümüzde, Atatürk’ü tanımadığını söyleyen, dışlayan ve hatta daha da ileriye giderek farklı tepkiler gösterenlere rastlayabiliyoruz. Bunların içerisinde Atatürk’ü ‘din düşmanı’ gibi tanıtan zihniyete bile rastladığımız oluyor.

Elbette fikirlere saygılıyız, ancak farklı fikirler ortaya atılırken bir ağırlığının ve gerçeğinin olması önem taşır.

Öncelikle Atatürk’ün Nutku’yu çocuklarımıza, gençlerimize iyi okutamamış ve tanıtamamışız. Yine Atatürk’ün İslamiyet adına sözlerini, Bursa hutbesi’nden haberdar olmayanlar  veya olmak istemeyenlere bunları iyi anlatamamışız.

Atatürk’ün arkasına sığınarak bir takım sözleri kullananlar, özellikle de ‘başörtüsü’ konusunda Atatürk’ün adını kullanarak siyaset yaptığını sananlar sayesinde bugün Atatürk’ün fikirleri tartışma konusu haline geldi.

12 Eylül askeri darbesinin ardından Kenan Evren’in her iki sözünün arkasında ‘Atatürk’ demesi ile 12 eylül cehennemini yaşayanların fikirleri değişmeye başladı. Bugün Atatürk’ün fikirleri farklı anlamlara çekilerek tartışma konusu haline gelmişse, 12 eylül askeri darbesinin gerçekleştiren anlayışın Atatürk’ün ilke ve devrimlerinin arkasında sığınarak halka yaptıkları zulümleri anımsamak gerekir.

Devrim ve İnkılap sözcüklerini inceleyin. Her ikisi de aynı anlamı taşımaktadır. Ancak, 12 eylül askeri darbesinin ardından gazetelerimiz Garnizon komutanlığında incelenip öyle baskıya girmesi uygulanırken, o günlerde Hakikat gazetesinde “Atatürk ve Devrimleri konulu şiir yarışması” düzenlemek istediğimde Garnizon Komutanlığındaki bir Yüzbaşı bana; “buradaki Devrim sözcüğünü kaldırıp yerine İnkılap yazacaksın! Ne yani bizim devrim mi yaptığımızı ima etmeye çalışıyorsun!?”dediğinde, matbaaya gelip devrim sözcüğünü kaldırmak zorunda kalmıştım.

Bunları sizlere birer anekdot olarak aktarmak istedim. Bugün 10 kasım, Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’in değerini ve önemini bilmek istemeyenler, kafalarında farklı anlayışta olanlar çoğalmaya başladı.

Komşu ülkelerdeki yönetim biçimlerini iyi incelemeden, başka ülkelerin yönetimlerine ilgi duyanların aslında, bir siyasi rant elde etmekten ve halkımızı bölmekten öteye gitmediğini iyi anlatabiliyor muyuz? Atatürk ne demişti; “Benim naciz vücudum elbet bir gün toprak olacak. Ancak Cumhuriyete sonsuna kadar yaşayacaktır!”

Bu sözler de gösteriyor ki Atatürk, bir gün öleceğini ama eserlerinin yaşayacağını anlatmaya çalışıyordu. Bugün Atatürk’ü tanımak istemeyen zihniyete baktığımızda, hiçbir zaman için ölümü akıllarına getirmeden servetlerine servet katmaya bakıyorlar. Ölümünün 77, yılında saygı ile anıyorum.

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar