160x600
16 Nisan, 2025, Çarşamba
DOLAR34.0692
EURO37.7489
ALTIN2730.4
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

“Andımız” üzerine

Son günlerde iktidarın “Andımız”ın Okullarda okunmasını kaldırması üzerine bir takım tartışmalar başladı.


Burada bugün “Andımız”ın okunmasının kaldırılması veya bu olayın doğru veya yanlış olduğunu eleştirmeyeceğim. Bu konuda gerektiği şekilde tartışmalar, tepkileri konuşuyor ve okuyoruz.


Benim anlatmak istediğim “Andımız”la ilgili ilkokul sıralarında yaşadığım olayı sizlerle paylaşmak olacak.


1966’larda ilkokul sıralarında okurken sabahları “Andımız”ı okurduk. Aynı sınıfta birlikte okuduğumuz Mehmet (Soyadını vermiyeceğim), Andımız okunurken katılmazdı.  Mehmet bizim köydendi, ancak farklı fikirlere sahip bir kişiliğe sahipti. Bir gün Öğretmen olayı fark edip, “Andımız” okunurken neden susmayı yeğlediğini sorduğunda Mehmet ilginç bir yanıt vermişti.

Mehmet’in konuşmaları tartışma konusu bile olmuştu ve Öğretmen sorular karşısında susmuştu.


“Türk’üm, Doğruyum diyoruz ama, doğru muyuz Öğretmenim? Yalan söyleyerek yaşıyoruz, sonra da doğruluktan sözediyoruz, yalanlarla yaşıyoruz. Çalışkanlıktan sözediyoruz, ama tembellik içerisinde yaşıyoruz.  Küçükleri korumak ve büyükleri sevmekten sözediyoruz; küçüklere sevgi, büyüklere saygısızlık içerisinde yaşıyoruz. Yurdumuzu ve milletimizi sevmekten sözediyoruz, Amerikan’ın bize gönderdiği süt tozunu sabahları bize içiriyorsunuz. Yükselmek ve ileri gitmekten sözediyoruz, ama yabancı ürünlere karşı rağbet olurken, yerli ürünlerimizi tüketmez duruma geldik. Atatürk’ün açtığı yolda, gösterdiği hedefe durmadan yürümekten sözediyoruz, bu konuda and içiyoruz, ama bunlar sadece sabahları söylediğimiz sözlerde kalıyor. Sabahları söylediğimiz tümceler sadece sözde kalıyor, o nedenle ben yalan söylemek istemediğim için Andımız’ı arkadaşlarımla birlikte okumuyorum.”diye konuşmuştu.


Aradan yıllar geçti, o günleri düşünüyorum ve bu günlere geldiğimizde; küçükleri sevmek, büyüklere saygı göstermek büyük oranda yerine getirilmez oldu. Sözler ortadan kalktı, senetler ortaya çıktı. Bankalardan borç para (kredi) bile alırken insanlara güven kalmadığı için iki kefil istenir oldu. Kitap okumak yerine internetten bilgileri almaya başlar olduk. Yabancı ürünlere olan ilgi iyice yoğunlaştı. Vatan ve millet sevgisi kalmadığına ise net olarak tanık oluyoruz. Çünkü vatan topraklarında yabancı firmaların isimleri konuşlanmaya başladı. Yabancı bankalar paramızı çalıştırmaya başlarken, yediğimiz gıdalar, kullandığımız eşyaların markaları bile yerli olmaktan çıktı. Ülkedeki insanlar işsiz ve aç kalırken, dünyanın bir ucundaki insanlar için yardımlar toplanmaya ve onlar için eylemler yapılmaya başlandı. Başka ülkelerdeki insanlara verilen değerler kadar, kenti vatan topraklarımızda yaşayan insanlara önem verilmez duruma gelindi. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ile ilgili ilginç iddialar ortaya atılmaya başlandı, insanların beyinleri sulandırılır oldu. İnsanlar vatan bekçiliği olan askerlikten soğutulur oldu. Böylesi bir durumda da “Andımız”ın bir anlamı kaldı mı diye düşünüyorum.


Amerikan emperyalizmin yönlendirmeleri ile ülkemizde nelerimizi kaybetmedik ki, bugün bunları tartışıyoruz. Bu ülkede değiştirilmek istenilen ve tartışma oluşturan konuların altında mutlaka bir Amerikan oyunu olduğunu yıllar öncesinde söylediğimizde, “Vatan haini” ilan ediliyorduk. İnsanlar; sen Türk’sen ben de Kürt’üm, Çerkez’im, Laz’ın demeye başladılar.


Saygılarımla…

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar