Önceki gün gazete büromuz ile yan tarafından bulunan OŞYAD binasına, kapı ve pencereler keserle zorlanmak suretiyle hırsızlık olayı yaşandı.
Bundan iki yıl öncesinde yine bu günlere denk gelen hırsızlık olayı gazete büromda yaşanmıştı.
Ancak, o günkü olay ile bugünkünün arasında farklılık sezinliyorum. İçeriye girilen her iki odanın da dağıtılmış olması, bir işyerinde bir takım belgelerin arandığı yönünde kuşkulara kapıldım.
Evlere giren hırsızlar yatak ve yorganların içini didik didik ararlar, dağıtırlar. İşyerlerinde durum farklı olur. İşte bizim gazete bürosuna girenler evlerdeki hırsızlık olayına benzer eylemde bulunmuşlar. Çalınan eşyalar ise “hırsızlık süsü” veriyor gibi geldi bana.
Bir anlamda bazı bilgi veya belgeler ararken, bir yandan da kendilerince “gözdağı” vermeyi amaçlamışlar. Yaptıkları eylemle birlikte parmak izlerinden de bunu sezinliyorum.
Kasetler, cd’ler, fotoğraflar, dosyalar içindeki belgelerin karıştırılarak yere saçılması, masa çekmecelerinin dışarı çıkarılıp yere dökülmesi ve diğer eylemlerden anladığım kadarı ile farklı bir hırsızlık olayı olarak değerlendiriyorum.
Kim veya kimler birilerini gönderip bana mesaj vermeye kalkıyorsa, günün birinde bu anlaşılacaktır. Kim veya kimler kendilerince gözdağı vermek gibi niyetleri varsa, günün birinde anlaşılacaktır.
Hiçbir olumsuz olay gizli kalmaz, gün aydınlanınca netleşerek ortaya çıkar. Bu konudaki umudumu yitirmeden uğraşımı verirken, yetkililerin de böyle bir yöntemle çalışacaklarını umut ediyorum.
Haklının yanında, haksınız karşısında olmayı sürdüreceğim. Hırsızların, yolsuzluk yapanların, insanları dolandıranların, emek sömürenlerin, yalancıların, kısacağı insanları kendi çıkarları için sömürenlerin bu güne kadar karşısında olduğum gibi, bundan sonra da ilkelerimden ödün vermeden bildiğim yolda yürüyeceğim.
Bizim yüreğimiz o kadar güzelliklerle doludur ki, gazetelerimizi yırtsalar, büromuza girip dağıtsalar, belgelerimizi alıp götürseler veya önümüzü kesip darp etseler ne yazar?
Çok şey yazar, yaza yaza yaz günlerine kavuştuğumuz gibi, her mevsimin arkasından yeni bir mevsimin geldiğini unutmamak gerekir. Ne kış, Ne de yaz mevsimi bir yıl sürmez, dönemleri geldiğinde bir sonraki mevsime günlerini bırakırlar.
Birileri eğer bendeki bilgi veya belgeleri almak için bunu yaptırmışsa, avucunu yalar! Bendeki bilgi ve belgeler aklımda ve beynimdedir. Öyle defterlerin, kitapların veya dosyaların arasında belge saklayıp ta, soytarılara fırsat vermem!
Şimdi kimileri bu olayla farklı bakabilir. Yazdıklarımdan dolayı diye düşünerek, “Yazmasaydı!”diyebilir. Kimileri “iyi olmuş!” diye yorum yapabilir. Kimileri de Kültür ve sanat senin neyine, Osmaniye OŞYYAD’ın etkinliklerine ağır geliyor, bırak bu derneğin Başkanlığını, diyebilir!
Her görüşe saygım vardır, ama bu kenti seviyorsam, kültür ve sanat alanında, sosyal ve ekonomik alanda huzurlu, mutlu ve insan ilişkilerinin sağlıklı yaşayabilmesi için uğraşımdan kimse beni vazgeçiremez…
Yorum Yazın